6 Eylül 2008 Cumartesi

Serdar Turgut, Akşam Gazetesi, 6/9/08

Ak hortumcular ve askerler


Yakında Almanya’da görülmeye başlanacak “Deniz Feneri Derneği’nin hortumlanması” davası, Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davası sürecinden sonra AKP’nin geleceğini en çok alakadar edecek dava olabilir.

Birkaç gün önce bu köşede yazdığımız bir yazıda, AKP’nin yumuşak karnının para meseleleri olduğunu, etkili çevrelerde AKP’lilerin paraya düşkünlükleri üzerine çok çeşitli laflar konuşulmakta olduğunu belirtmiştim.

İşin ilginci, AKP’lilerin para sevdasından şikayetçi olanların, Türkiye’de iş yapmaya çalışan yerleşik sermaye çevresiyle de sınırlı kalmaması, iktidar tarafından ite kaka palazlandırılan ‘Yandaş sermaye’nin bile bu konuda sıkıntılarını dile getirmeye başlamasıdır.

Anlayacağınız; iktidarın güçlü isimlerinin paraya doymazlığı ve gittikçe çıtayı yükseltmeleri, sermaye çevrelerini tümden tedirgin etmiş durumda.

Son olarak iddianamesi yayınlanan Deniz Feneri davası, bu tür söylentilerin içinde sadece tek bir örnektir ama bu defa iş mahkemeye intikal etti.

Bu gelecek için de bir işaret sayılmalı ve paranın lafını bile duyunca kendini kaybetmiş gibi davranmaya başlayan bazı insanların artık toparlanmaları için vesile olmalıdır.

O tür insanlar aynı zamanda güç sarhoşu da olduklarından kolay kolay kendilerini toparlayamazlar ama bizce Almanya’daki dava çok dikkatle izlenmeli. Çünkü iddianamede AKP’nin çok üst düzeylerine kadar giden bir hortumlama mekanizmasından bahsediliyor. Bu ak hortumlama sürecinde paraları elden taşıdığı iddia edilen önemli insanlar var. Bu insanlardan bazıları hortumculara kuryelik yapma dışında toplumun manevi değerlerini de korumaya soyunduklarından Almanya’daki dava bir başka açıdan da ilginç hale geliyor. Umarız AKP bu konuda aklını başına alır da hem söylentilerin önünü kapar hem de bu tür davaların ileride de açılma olasılığını ortadan kaldırır.

Biz davayı titizlikle ve yakından izleyeceğiz. Bu amaçla Nagehan Alçı’yı davayı izlemek ve şifrelerini çözmek üzere Almanya’ya gönderiyorum.

Koray'ın Notu: Bence bu dava orta vadede çok da önem taşımıyor. Olayın, esasında, iki cephesi var. Birincisi uluslararası arenada Türkiye'nin içine düşeceği, iktidardan tabana yağmacı bir toplum imajı. Bir diğeri de Türkiye içindeki yansıması. Bu blogda da yer alan pek çok yazıda değinildiği gibi, maalesef 'namusuyla' çalışıp, 'alnının hakkıyla kazanan'insan Türkiye'de slogandan öteye geçmiyor. Zira herkes (hepimiz?) bir yerlerden yırtmanın yolunu arıyoruz. Küçük kasabalarda belediye meclisine girip ihale takibi yapmaktan; daha büyük şehirlerde vergiden kaçmanın bin tür yolunu ezbere bilmeye kadar giden geniş bir yelpazede. Hepimiz.

O nedenle bu dava AKP'ye bir tek yolla zarar verebilir: Uluslararası kamuoyunun tepkisinin şiddeti yüksek olursa (özellikle AB, ve daha da özelde konunun tarafı olan Almanya), bu AKP'nin karizmasını 'sarsabilir'. Türkiye'de siyaset de karizma üzerinden yürüdüğünden, bu tip bir imaj zedelenmesi, seçimlerde yankı bulabilir. Unutulmazsa.

Hiç yorum yok: